Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki balkon konuşmasında dünyaya seslendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
Biz Türkiye'yi çok seviyoruz, bu millet sevilmez mi? Biz severiz, Kandil'dekiler sevmez. Onların uzantıları sevmez. Ama biz severiz. İşte şu andaki tablo sevgililerin tablosu. Resmi rakam 320 bin kişi şu anda burada. Yolları söylemiyorum, havalimanından buraya kadar yollar maşallah tıklım tıklımdı.
Sizler Cumhur İttifakı'nı mahcup etmediniz. Cumhur İttifakı'nı bu yolda yalnız koymadınız. Bu yolda beraber yürüdük. Gece-gündüz demeden yürüdük ve sizler bu görevi yine bizlere verdiniz. İnşallah Türkiye Yüzyılı'nı beraber inşa ve ihyaya devam ediyoruz.
Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turu hamdolsun kayda değer herhangi bir sıkıntı, sorun yaşanmadan tamamlanmıştır. Seçimin gayri resmi sonuçlarına göre, milletimiz Cumhurbaşkanlığı görevini 5 yıllığına daha bizlere tevdi etmiştir. Ülkeyi yönetme sorumluluğuna bizleri tekrar layık gören milletimin her bir ferdine şükranlarımı sunuyorum. Gerek 14 Mayıs'ta gerek 28 Mayıs'ta tercihini hangi partiden, hangi adaydan yana kullanmış olursa olsun yurt içinde ve yurt dışında sandık başına giderek iradesine sahip çıkan demokrasimizin gücünü ispatlayan her vatandaşıma teşekkür ediyorum.
Bu süreçte seçimin en sağlıklı şekilde yürümesi için görev yapan kamu personelini, parti temsilcilerini, sandık görevlilerini, müşahitleri, emniyet mensuplarını ve diğer herkesi tebrik ediyorum. Çok partili siyasi hayatımızın en önemli seçimlerinden birinde milletimiz kararını Türkiye Yüzyılı'ndan yana kullanmıştır. Seçimin ilk turunda milletimiz Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin çoğunluğunu Cumhur İttifakı'na vererek yasamadaki tercihini zaten ortaya koymuştu. Bugün yapılan ikinci tur seçimi ile milletimizin Cumhurbaşkanlığındaki, yani yürütmedeki tercihi de kesinleşmiştir. Milletimizin her iradesi gibi bu sonucun da başımızın üstünde yeri vardır. Fakat kazanan sadece biz değiliz. Kazanan Türkiye'dir, kazanan tüm kesimleriyle milletimizin ta kendisidir, kazanan demokrasimizdir.
Hatırlarsanız biz her fırsatta kazandığımızda ülkemizde kimse kaybetmeyecek demiştik. Yine aynı şekilde biz kazandığımızda tek kaybeden ülkemizle ilgili kirli senaryoların sahipleriyle onların aparatları olan terör örgütleri ve tefeciler olacak demiştik. Şimdi buradan aynı sözü bir kez daha veriyoruz. Bugün kimse kaybetmemiştir, 85 milyonun tamamı kazanmıştır. Milletimizin bize verdiği sorumluluğun gereği olarak kimseye kırgın, küskün, kızgın, öfkeli değiliz. Artık seçim dönemine dair tüm tartışmaları ve çekişmeleri bir kenara bırakarak milli hedeflerimiz, milli hayallerimiz etrafında birleşme, bütünleşme vaktidir. Biz bu çağrıyı laf olsun diye değil, tüm kalbimizle yapıyoruz. Çünkü biz biliyoruz ki Türkiye'nin gücü 85 milyonun hep beraber olmasından kaynaklanıyor.
Şimdi burada ben hesap uzmanı değilim. Ama hesap uzmanının hesabında galiba bir yanlış var. 2018'de CHP vekil sayısı 146'ydı. Hesap yapıyoruz ya. 2023'te vekil sayısı 169. Gördüğünüz gibi bir artış var. Fakat burada kiralık vekiller var, 40 tane kiralık vekil. Yüzde 1 oy alan partilere ne yaptı, 40 tane kiralık vekil verdi. Sayı nereye düştü, 129'a… 146'dan 129'a, hangisi büyük? Herhalde 129 büyüktür diyemezsiniz. 146'dan 129'a bu milletvekilleri sayısını düşürene de 'haydi' diyemezsiniz. Şimdi Kandil'dekilerle onları arkaya alıp bir video çekimiyle haydi diyebilirsiniz ama bu millet yutmuyor. Yutmadı, 17 vekil düşmüş durumda.
Ne diyordu? 'Eğer Selo'yu dışarı çıkarmak istiyorsanız oyu bana vereceksiniz' diyordu. Benim sevgili milletim ne dedi? Çünkü milletim benim iyi biliyor. Diyarbakır'da 51 Kürt kardeşimizin ölümüne neden olan bu terörist Selo'dur. Adaletin, hak ve hukukun egemen olduğu Türkiye'de sen 51 Kürt kardeşimizin ölümüne neden olan Selo'yu istediğin gibi dışarı çıkaramazsın. Hele hele bizim iktidarımızda böyle bir şeyin gerçekleşmesi mümkün değildir. Zira bizim iktidarımızda adalet mülkün esasıdır, bu değiştirilemez.
Rahmetli Menderes'in 'yeter, söz milletindir' diyerek yeni bir dönemin kapılarını açtığı 1950'den beri yaşadığımız tüm badirelerin gerisinde hep Türkiye'nin bu gücünün zayıflatılması vardır. Darbeler, bunun için yapılmıştır, muhtıralar bunun için verilmiştir, koalisyonlar bunun için kurulmuş, bunun için yıkılmıştır, zenginliğimiz olan köken ve meşrep farklılıklarımız bunun için ayrışma sebebi haline dönüştürülmeye çalışılmıştır. Sahip olduğumuz muazzam ekonomik potansiyelin hayata geçmesi hep bunun için engellenmiştir. Ülkemizin doğusundaki, güneyindeki, kuzeyindeki, batısındaki güç ve etki alanlarının üzeri hep bunun için örtülmüştür. Üzerimize giydirilen ve bize dar gelen deli gömlekleri içinde bizi yıllarca boğanların korkusu hep bugün müjdesini verdiğimiz Türkiye Yüzyılı'nın bir gün gelip kapılarına dayanacağıdır. Bugün işte o gündür. Siz burada bugün onun için varsınız.
Bugün rahmetli Menderes'in uğruna canını verdiği demokrasi ve kalkınma hamlelerimizin en üst seviyeye ulaşma günüdür. Bugün, rahmetli Özal'ın son nefesine kadar hep peşinde koştuğu büyük Türkiye hayalinin gerçeğe dönüşme sürecinin başlama günüdür. Bugün rahmetli Erbakan'dan rahmetli Türkeş'e, davalarına aşkla bağlı tüm adamlarının mücadelelerinin gayesine ulaşma günüdür. Bugün bizim 21 yıllık ülkemize kazandırdığımız eserlerin, milletimize yaptığımız eserlerin üzerine Türkiye Yüzyılı'nın müjdesini verme günüdür. İşte bunu sizlerle yapıyoruz, sizlerle yaptık.
Bugün hem kendi vatandaşlarımızın hem de kendi geleceklerini bizimle birlikte gören dost ve kardeşlerimizin zafer ve şükür dualarının arşa ulaştığı gündür. İşte sandıklar kapandı telefon zincirleri akmaya başladı. Körfez'den İngiltere'ye ve Rusya'ya kadar hepsi tebriklerini bildirdiler ve yarın da yine bu tebriklerin devam edeceğini görüyoruz. Türkiye'nin son 10 yıldır önüne kurulan tüm tuzaklar, üzerinde oynanan tüm oyunlar, sırtına saplanan tüm hançerler, ayağına takılan tüm çelmeler işte bugünü engellemek içindir. Alman dergileri, Fransız dergileri, İngiliz dergileri Erdoğan'ı yıkmak için kapaklar atmadılar mı? Bu kapakları yazmadılar mı? İşte onlar da kaybettiler.
Aylardır karşımızda kurulan ittifakları gördünüz, kimlerin kimlerle beraber olduğunu gördünüz. Terör örgütlerinden sapkın akımlara, kimlerin karşımıza dikildiğini gördünüz, oynanan kirli oyunları gördünüz. Buna rağmen hamdolsun başaramadılar, inşallah bundan sonra da başaramayacaklar. Çünkü bu millet mayasının ne kadar sağlam, basiretinin, ferasetinin ne kadar güçlü olduğunu, yaşadığı her badirede tekrar tekrar ispatlamıştır. İşte bundan dolayıdır ki Türk milletinin asla zafiyetini yakalama, bulma gibi gayretin içine girenler yine kaybedeceklerdir. Sadece son seçimler boyunca şahit olduklarımız bile milletimizin şu onurlu duruşunu göstermiştir. Milletimizle aramızdaki muhabbet köprüsü böylesine güçlü olduğu şekilde Allah'ın izniyle üstesinden gelemeyeceğimiz mücadele, çözemeyeceğimiz sorun, hal yoluna koyamayacağımız mesele yoktur.
Şimdi rabbime beni böyle bir milletin evladı olarak dünyaya getirdiği için hamdediyorum. Seçimler bittiğine göre artık tüm vaktimizi ve enerjimizi çalışmaya, eser üretmeye, hizmet vermeye tamamıyla tahsis edeceğiz. Asrın felaketi 6 Şubat depremlerinin yaralarını sarmak, yıkılan şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmak, insanlarımızı hayata bağlamak önceliklerimizin en başında yer almayı sürdürecektir. Sadece kalbimiz değil, elimiz de hep deprem bölgesinin üzerinde olmaya devam edecektir.
Enflasyonun yol açtığı fiyat artışlarından kaynaklanan sıkıntıları gidermek, refah kayıplarını telafi etmek önümüzdeki günlerin en acil konu başlığıdır. Bunları çözmek bizim için zor bir şey değil. Bunları başbakanlığın döneminde faizi 4,6'ya, enflasyonu da 6,2'ye indirerek ispatlayan biz değil miydik? Biz bu işi yaşadık, yaptık ama bunların böyle bir derdi yok. Bunlar laf ola beri gele. Yaparsak yine biz yaparız.
Şu anda faiz 8,5'e indirildi ve enflasyon da göreceksiniz o da inecek. Onlar bizimle yarışamaz. Onlar, IMF'nin kapısında nöbet tutarlar. Bizler Davos'tan kopuşumuzu nasıl başlatmıştık biliyor musunuz? Davos'ta şu anda Babacan yanımdaydı o zaman. Davos'ta IMF Başkanı'yla görüşüyoruz. O zaman bizim 23,5 milyar dolar IMF'e borcumuz var. IMF Başkanı'na dedim ki? 'Sen taksitlerini alıyor musun?' 'Alıyorum.' Dolayısıyla Türkiye'nin siyasi kaderine sen müdahale edemezsin. Türkiye'nin Başbakanı benim. Sen sadece taksitlerini alacaksın. Ne oldu? 2013'e kadar devam ettik, 2013'te son taksiti ödedik, ondan sonra bizim IMF'le ilişkimiz bitti. Biz buyuz… Bu CHP ne diyordu? Hala IMF'ten borç almanız lazım. O sizin işiniz, bizim değil. O gün bugün 10 sene geçti biz IMF'ten borç almadık. O zaman da Merkez Bankamızın rezervi 27,5 milyar dolardı.
Şimdi biz yolumuza emin adımlarla yürüyoruz, yürüyeceğiz. Güven ve istikrar, bu iki kavram çok önemli siyasette hep arkadaşlarımla bunu konuştum. İki kavram, güven ve istikrar, bununla yola devam edeceğiz. Güçlü bir ekonomi yönetimini bu iki kavramın üzerine kuracağız. Uluslararası itibara sahip bir finans yönetimi, yatırım ve istihdam odaklı bir üretim ekonomisi tasarlıyoruz. Sanayiden enerjiye her alanda giderek artan üretim gücümüzün sağladığı imkanları herkesi şaşırtacak yeni bir ekonomik atılımın lokomotifi haline getireceğiz. Şu anda Karadeniz'de doğal gazı bulduk. Bir ay süreyle ücretsiz olarak doğal gazı vatandaşlarımıza verdik, veriyoruz. Bir yıl boyunca da 25 metreküp doğalgazı biz Cumhurbaşkanlığının hediyesi olarak vatandaşlarımıza verme kararını açıkladık.
Şimdi Gabar'da petrol çıktı. Yatarak çıkmadı, çalışarak çıktı. Daha önce orada Bay Bay Kemal'in dirsek temasında olduğu teröristlerin oralarda beton dökmeleri sebebiyle petrol çıkaramıyorduk. Ama şimdi çıkardık. Bununla birlikte küresel gelişmelerin bozduğu dengeler yeniden kuruluyor, Türkiye'nin bu tabloda inşallah çok çok farklı bir gücü olacak, hak ettiği yeri de alacak. Güneyimizdeki güvenlik tehditlerini, terör örgütleriyle yürüttüğümüz mücadeleyi artıracağız. Siyasi ve diplomatik kanalları daha iyi işleteceğiz. Bölgesel gelişmeleri doğru şekilde yönlendirerek, kısaca çok yönlü çalışmalarla sınırlarımızdan bunları da uzak tutmaya devam edeceğiz ve Bay Bay Kemal'in ortakları ne diyordu? Biz güneyimizdeki terör örgütleriyle beraber olacağız. Bununla kalmadılar, oralardaki petrol kaynaklarını bu teröristlerle paylaşmanın adımlarını attılar.