• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
                                                                                                                                                                                                                     







Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028
Üyelik Girişi

İslam’da Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma

07/04/2023

Sosyal dayanışma deyince akla ilk gelen, Ramazan ayıdır. Zira medeniyetimizde Ramazan sadece oruç tutulan değil, aynı zamanda başka özellikleriyle de öne çıkan bir aydır.

Sosyal dayanışma deyince akla ilk gelen, Ramazan ayıdır. Zira medeniyetimizde Ramazan sadece oruç tutulan değil, aynı zamanda başka özellikleriyle de öne çıkan bir aydır.
Bu ayda Müslümanların yardımlaşma ve dayanışma algıları son derece duyarlıdır.

Fitresiyle, iftar davetleriyle, infak ve ikramlarıyla ve zekâtını bu aya denk gelecek şekilde hesaplayıp vermesiyle, Müslümanlar âdeta yıl boyu devam ettirmeleri gereken bir sosyal dayanışma eğitimine tâbi tutulmaktadırlar. Kur’an’da ve Hz. Peygamber’in sözlerinde sosyal dayanışmanın önemini dile getiren oldukça vurgulu ifadeler vardır.

Birkaç örnekle konuyu anlamaya çalışalım: “Mü’min erkeklerle mü’min kadınlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Onlar iyiliği emrederler, kötülükten menederler, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resûlü’ne itaat
ederler…” (Tevbe, 9/71) ; “İyilik ve takvâ hususunda yardımlaşın, günah ve düşmanlık hususunda yardımlaşmayın.” (Maide, 5/2)
Hz. Peygamber (s.a.s.) de insanların birbirleriyle dayanışma ve yardımlaşma içerisinde olmaları gerektiğini her vesileyle gündemde tutmaktadır.

Hicret sonrası kendi aralarındaki eşine az rastlanır bir dayanışma ve muhacirlere yardımları dolayısıyla kıyamete kadar anılacakları “ensar” ismi tarihe mal olmuş, insanlığın önünde büyük bir örneklik teşkil etmektedir. “Mü’minlerin birbirlerine karşı sevgi, merhamet ve şefkat göstermelerinin misali bir vücudun misali gibidir ki, o vücudun bir organı rahatsızlanırsa, diğer bütün organlar uyanık kalarak ve acı duyarak onun ızdırabını paylaşırlar.” (Müslim, Birr, 66) hadis-i şerifi konuyu oldukça çarpıcı şekilde ortaya koymaktadır. İşte doğrudan doğruya Kur’an’dan ve Allah Resûlü’nün sünnetinden ilham alan Hz. Ömer’in dayanışma ve yardımlaşma uygulamalarını İslam şairi Mehmet Akif anlatmaya çalışırken şöyle demektedir: “Kenar-ı Dicle’de kurt kapsa bir koyunu; Adl-i ilâhî gelir de Ömer’den sorar onu.” İslam’da toplumsal dayanışma ve yardımlaşma aynı zamanda Müslümanlar için bir imtihandır. Kimin başına ne zaman nasıl bir felaket geleceği belli değildir. Savaşlar, deprem, sel, yangın, kuraklık, kıtlık, açlık vs. tabii âfetler, her zaman her toplumun başına gelebilir.

Yapılan araştırmalara göre günümüzde dünyada her üçbuçuk saniyede bir insan açlıktan ölmektedir. Adl-i ilâhî gereği midir desek bilemem ama her üçbucuk dört saniyede de bir insan tokluktan yani fazla yemekten, obeziteden ölmektedir.

Görülmektedir ki, dünyanın
dengesi bozulmuş, infak medeniyeti alt üst olmuş, üstelik acımasız bir rızık gaspı yaşanmakta ve sonuç olarak dayanışma ve yardımlaşma anlayışı ortadan kalktığı için her iki taraftan da
aynı zaman dilimi içerisinde insanlar ölmektedir. Olanların olmayanlara verdiği bir medeniyetin yeniden kurulması gerekmektedir. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” anlayışının yeniden hayata geçirilmesi aciliyet taşımaktadır.

Evet, Tüm Müslümanların özelde de milletimizin önünde bugünlerde büyük bir imtihan durmaktadır: Asrın felaketi olarak nitelendirilen depremler. Millet olarak darda kalan kardeşlerimizin yardımına koşmak, yaralarını sarmak Rahmanın hayır ve bereket kapılarına
sığınmak, sonsuz kudret sahibinin yardım ve inayetini dilemek, kulluğumuzun bir gereği olarak, ilahi rahmet rüzgarlarının sıkıntılarımızı dağıtması, gönüllerimizi feraha huzur ve sükuna kavuşturması için duaya durmak yarımlaşma ve dayanışma adına yapacağımız en
güzel davranışlar olacaktır.

Buruk ve yaralı yüreklerle idrak ettiğimiz ramazan-ı şerif’in acılarımızın teskini ne ve başta
ülkemiz olmak üzere İslam coğrafyasının huzur ve selametine, bütün insanlığın barış ve hidayetine vesile olmasını yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
                                                         Ahmet Nuri BAYRAKTUTAN
                                                         Kartepe Müftüsü


Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın